ARİSTOTELES (MÖ
384-322)
Selanik yakınlarındaki S.Tageiros doğumludur (MÖ 348-322). Babası Makedon’ya kralının özel hekimidir. Yirmi yaşlarında Platon’un
Akademiasına katılmış ve Platon’un ölümüne kadar Akademiada kalmıştır.Daha sonra Assosa yerleşmiştir. Yeni Makedonya kralı oğlu İskenderi
eğitmesi için çağırmış ve burada 3 yıl kalmıştır. İskender Asya seferini çıkınca Atinaya dönmüş, kendi bilim ve felsefe
yöntemleri ile öğretim yapan Lykeion adıyla ünlenen okulunu kurmuştur. 323 yılında Makedonya iye Atina’nın arası açılınca Kalkise gitmiştir.
Felsefesinin ana kavramları ve yöneldiği sorunlar Platon’un etkisini
gösterir. Sokrates’e göre, erdeme, dolayısıyla mutluluğa bilgi ile ulaşılabilirdiBöylece “bilginin ne olduğu”nun araştırılması başlamıştı. Platon’da
benzer şekilde erdeme götüren bilginin idealar bilgisi olduğu sonucuna varmıştı. Sokrates ve Platon’un bilgiyi sağlam bir temele bağlama
isteklerinin temeli Sofistlerin fikirleri ile savaşmaları idi.
Aristoteles’de aynı kaygıyı gütmüş, bu sorunu sistematik olarak işlemesi ile mantığın kurucusu olmuştur.
Aristoteles’in mantığının göz önünde bulundurduğu ilk şey yöntem sorunudur. Mantık tüm bilimler için bir giriş, bir hazırlıktır.Okulunda, mantık, bilimsel çalışmanın bir aleti olarak tanıtılmıştır.
Bu konuda, ne sofistler gibi bazı pratik kurallarla, ne de Sokrates gibi “sağlam bilgi kavramsal bilgidir” demekle yetinmiş, bu yöntemi
bilimleştirmiştir. Bu bilimde düşünmenin işleyişi bütün yönleri ile maraştırılmış, yasaları konulmuştur.
Aristoteles Organon adlı kitabında mantığı açıklar. Mantık ona göre felsefenin bir kolu değildir gerçekleri bulmakta bir yöntemdir. Felsefeikiye ayrılır; Kuramsal felsefe (a-fizik b-metafizik c-matematik) ve
Kılgısal felsefe (a-töre b-politika)
Aristoteles’e göre gerçek bilginin olgusallık ile bağdaşmasıdır. (Gerçeklik, düşünceler nesnel dünyadaki şeylere karşılık geliyorsa
ortaya çıkar.) Varolanın varolmadığını, varolmayanın varolduğunu ileri sürmek yanlıştır. Varolanın varolduğu, varolmayanın varolmadığı
gerçekliktir.
Mantıksal çıkarsama ikiye ayrılır. (Bir önermeden yeni bir önermeyi çıkarmak işlevi için iki yöntem yapılabilir.) A-Tasım B- Tümevarım
Tasım, bize evrensel olandan tikele, usavurma yolu ile çıkarsamada bulunma
yeteneği verir. Örn. bütün insanlar ölümlüdür. Sokrates insandır. Sokrates de ölümlüdür.
Tümevarım, tersi olarak tikel örneklerden bir evrensele yani bilimin yasasına uslamlama yeteneği verir.
Bilgi algıdan başlar ve tikelden tümele yükselir. Tümevarım, tasımın hazırlığıdır. Onun temel öncüllerini sağlar.
Bu temel doğrular bulunduktan sonra bilgi tasımla çıkarsanır. Tümeli bilmek amaç değil, tekili anlamak için bir araçtır. Tümelin
bilgisi daha kesin ve güvenilirdir. Tasımda yargının doğru olması için öncüllerin de doğru olması gereklidir.Her yargı başka bir tasım
için öncül olabilir. Temel ilkeler tanıtlanamazlar. Bunlar açıkça görünen ve tanıtlanmasına gerek olmayan en son gerçekliklerdir.
Bir nesneyi anlamak ve bilmek için doğru tanım gereklidir. Bir önermeden yeni bir önermeyi çıkarmak işlevi için iki yöntem yapılabilir.
Aristoteles’e göre tümevarımla ,bir nesne tanımlanabilir. Önce o nesnenin ait olduğu genel sınıfın ve sonra onu kendi türünün bir
üyesi yapan çeşitli türsel özelliklerinin tümünün eklenmesi gereklidir.Bu türsel özellikler en temel on ulam altında toplanabilir.
Aristoteles bunlara kategoriler diyor. Bu kategoriler; töz, nitelik, nicelik, ilişki, yer, zaman, durum, iyelik, etkinlik, edilgenliktir.
Kategoriler düşüncelerin formlarıdır, aynı zamanda varlığında formlarıdır. Düşüncenin varolması demek, varolana uygun olması
demektir. Düşünceyi sözlerle ortaya koyarız, varlığı da düşüncelerle.
Kategorilerin hepsi aynı önemde değildir. Töz bunlardan en önemlisidir. Çünkü hepsi tözün ön
kabulüne dayanır. Töz yüklemin değil, öndenin
dile getirilişidir. İlinekler (diğer dokuz kategori) ise özneye yüklenen kavramlardır. Tüm bu kavramlar gerçekliğin temel
özellikleridir. Bu özelliklerin kapsamadığı hiç bir varlık düşünülemez.
Aristoteles bir şeyin tözünü ÖZ olarak veriyordu. Platon’un tözü olan İDEA’yı da ÖZ ile özdeşleştirdi. İlinekler bir nesneye eşlik ederler.
Ondan ayrılırlarsa nesnenin özü değişmez. Ama nesnenin bir özelliği alınırsa ve nesne başka bir nesneye dönüşürse bu özellik o
nesne için özseldir.
Kendileri için bir şey denen tözler tek tek varlıklardır. Tekil olanlardır. Tek insan yada şu ağaç gibi. Tümel ise (genel olarak
insan, ağaç) tek tek varlıklar için söylenen bir yüklemdir.
Aristoteles metafizik için ilk felsefe diye söz ediyor. Aristotelesin fizik ile ilgili ilkelerinden sonra geldiği anlamında fizikten
sonra=metafizik denilmiş. Ancak sonunda fizik ötesi , tözlerin ve fiziksel özelliklerin ötesine geçen anlamını kazanmıştır.
Felsefeni süreklilik ve değişim konusundaki sorunları şunlardır;
1-Nesne sürekli olarak olgusal ise, nasıl değişik bir şey olmakta?
2-Bir şey gelişiyor ve büyüyorsa, nasıl kendisi kalabilir.
3-Doğa yasaları en son olgusallığı sürekli ve değişmez kılıyorsa,
devinim ve değişim nasıl açıklanabilir.
Platon bu soruları idealar ve duyu dünyası ile açıklamıştı. Ona göre doğadaki tüm şeyler bir evrenden başka bir evrene gelişmekte, o
evrendeki ideasına öykünerek olgusallaşmaktadır.
Aristoteles ise idea ve duyu dünyası ayrımı yapmaz. Platon’un idea dediği algıladığımız nesnelerin Öz'
üdür Bu Özler algıladığımız dünyada kendilerini olgusallaştırırlar. Tüm doğa
her evrede kendini olgusallaştırmaya çalışır. Tıpkı gül tohumunun tam açılmış bir gül
çiçeğine erişmesi gibi. Herşey Öz'ünü olgusallaştırmaya çalışır. Özün olgusallaşması ise biçimin (ilineklerin) gerçekleşmesi demektir.
Böylece Herakleitos’un çokluk ve akışı ile (BİÇİM), Parmenides’in devinimsiz ve tek varlığı (ÖZ) arasındaki karşıtlık çözümlemiş oluyordu.
Özdek, özdek olara hiç bir tasar taşımasaydı şekilden ve biçimden yoksun olurdu. Özdeği biçim almaya iten bir süreç olmalıdır. Biçim
kazanmamış özdek varolmamış demektir.
Ancak özdek kendi devinemez, kendini devindiremez. Özdek, ÖZ kazanmak için başka bir şeye bağımlı olmalı. İşte Öz’ün eksiksizleşmek yolunda
devindiren ve olgusallaşmasını sağlayan ilke “ENTELEKİ”dir. Biçimsiz özdek ya da özdeksiz biçim mümkün değildir.